Yeşil çay faydaları

Yeşil Çay (Green Tea Extract)
Giriş:Yeşil çay
Bu makalede Yeşil Çayla ilgili bilmek isteyeceğiniz tüm orijinal bilgiler bulunmaktadır. Fakat aşağıda bahsedilen faydaların sadece bir kısmı bilimsel araştırmalara dayanmaktadır. Geri kalanı ispatlanamamış iddialardır. Bu bakımdan yeşil çayın faydaları ile ilgili okuduklarınızı uygulamanız halinde oluşacak olumsuz durumlardan sitemiz sorumlu değildir. Bağışıklık sitemi zayıf olanlar, herhangi bir kronik rahatsızlığı olanlar doktoruna danışmadan yeşil çay kullanmamalıdır. Örneğin Troid hastaları yeşil çay kullanımında kendi iradeleri ile hareket etmemelidir. Kesin olan bir şey varsa o da yeşil çayın doğru hazırlanıp tüketildiği takdirde sağlığa son derece faydalı olacağıdır.

Yeşil Çay nedir? Nasıl yapılır?
Camellia sinensis yapraklarından üretilir. Siyah çay ile aynı bitkiden üretilir fakat gördüğü işlem çok farklıdır. Yeşil çay kısa bir işlemden sonra fermantasyona uğramadan fazla oksidasyona uğramadan kullanıma hazır hale getirilir, ancak siyah çay daha çok kavrulur ve fermantasyona uğrar bu da siyah çayın içindeki antioksidanları kaybetmesine yol açar. Yeşil çay içindeki kateşin maddesi, yeşil çay çok işlem görmediği için kaybolmaz bu madde özellikle polifenolle birlikte çok etkilidir. Yeşil çay yaklaşık 5000 yıldır Çin’de, Japonya’da ve Hindistan’da tıbbi amaçlarla kullanılmıştır.

Yeşil Çayın içindekiler(etken maddeleri):
Yeşil çay içindeki aktif maddeler kateşinler, epigallokateşin gallat (EGCG) gibi flavonoidler, polifenoller vardır. E vitamini açısından zengindir, Yeşil çay da krom, manganez, selenyum ve çinko gibi ve bazı phytochemical bileşikler karotenoidler, tokoferol, askorbik asit (C vitamini), mineraller bulunur. Güçlü bir antioksidandır içerisindeki mükemmel bileşenler sağlıklı yaşam için doğanın bize sunduğu armağanlardır.

Yeşil çay nasıl kullanılmaldır/ yeşil çayın hazırlanışı
Yeşil çay ya da yeşil çay extratı satan bazı firmalar günde 12 bardağa kadar içilebileceğinden bahsetmiş olabilirler bu sayıya çıkmanızı asla tavsiye etmiyoruz. Hatta toz halindeki yeşil çay ekstratlarini kullanmamanız daha sağlıklı olacaktır. Zira karaciğerinize yük binebilir onun yerine yaprak halinde satılan yeşil çayları kullanınız. Bir büyük fincana 1-2 çay kaşığı yeşil çay atabilirsiniz. Yeşil çayı kaynatmayınız yeşil çayın üzerine kaynamış su ekleyerek demleyiniz, demlenme süresi 2 dakikadan az 6 dakikadan fazla olmamalıdır.(bu konuda çeşitli görüşler mevcuttur) İçerisine şeker koymayınız(şekersiz içemeyenler ekleyebilir) Şeker yerine bal koyabilirsiniz ayrıca yeşil çayınıza nane ya da zencefil de ekleyebilirisiniz. Yemeğin üstüne Yeşil Çay içmeyiniz sabah aç karınla ve yatmadan önce aç karınla içerseniz çok faydalıdır. Bilmediğiniz kalitesine inanamadığınız yeşil çayları almayınız.
Yeşilçayın faydaları aşağıda sayılacaktır fakat içerek tüketmenin dışında yeşil çayın şu şekilde faydaları da vardır. Yaralı bölgeye tampon yapabilirsiniz, gözleriniz şişmiş ise bir beze yeşil çayı koyup soğutur gözlerinize koyarsanız şişlikleri indirecektir. Yeşil çayınız poşet çay ise direk buzdolabında bekletip kullanabilirsiniz. Ayak mantarı için ayağınızı ılık yeşil çay içerisinde bekletebilirsiniz Yeşilçayın anti bakteriyel ve antiviral özelliğinden dolayı bir çok alanda kullanılabilir, yeter ki kullandıktan sonra kullandığınız bölgeyi durulamayın.


yeşil çayın faydalarıYeşil çayı günde kaç fincan içmeliyiz?
*Hiç içmeyenler En az 1 fincan içmelidir.
*En mantıklısı günde 2-3 Fincan içilmesidir
*5 fincandan fazlası size zarar verebilir.
Bu konuda benim en çok güvendiğim kaynak 2002 yılında başladığı araştırmayı 2006’da tamamlamış olan Japon bilim adamı Kuriyama’nın tavsiyesidir. Kuriyama herkesin günde en az bir fincan yeşil çay içmesini öneriyor günlük iki ya da 3 fincan çayın çok faydalı olacağını söylüyor 5 fincana kadar zararı yok.
Uyarı: Yeşil çay asla aşırı sıcak içilmemelidir. Antioksidan içerdiği için yemek borusu kanseri oluşumunu hızlandırabilir

Yeşilçayın Faydaları:
Yeşilçayın faydaları hakkında bilinenler son yıllarda yapılan araştırmalarla daha da artmıştır. Japonların uzun yıllar yaşamasının temel nedeni olarak yeşil çay tüketimi gösterilmektedir. Yeşil çayın bir tedavi yöntemi olmadığı destekleyici alternatif bir yöntem olduğu unutulmamalıdır.
  • Yeşil çay insan ömrünü uzatır ve insan sağlığına çok faydalıdır!
  • Diyet yapanlar muhakkak kullanmalıdır!
  • Anti hipertansif etkisi, anti bakteriyel etkisi, antiviral etkisi ve nöroprotektif etkisi vardır.
  • Uyarı:Şimdi yeşil çayın 30 dan fazla kanıtlanmış faydasını aşağıda okuyacaksınız fakat vakti olamayanlar için en önemlilerini belirteyim
  • Kalp rahtsızlığı olanlar, Obezite, Parkinson, Alzheimer gibi hastalıklar bazı kanser türlerinde yeşil çay çok ama çok faydalıdır.
  • Japon bilim adamı Prof. Shinichi Kuriyama 4 yıl süren bir araştırmadan sonra yeşil çayın kalp hastalıklarına iyi geldiğini keşfetmiştir. Kuriyama’nın Japonya’daki Tohoku University in Sendai adlı üniversitesinde yaptığı yeşil çayla ilgili araştırmalara göre: (ilk 6 madde)
  • Günde 5 fincan ve daha fazla yeşil çay içenler günde 1 fincandan az Yeşil Çay içenlere göre tüm hastalıklardan ölme oranları % 16 daha düşüktür. Yani Günde 5 fincan çay içenlerin ölüm riskleri %16 daha azdır.
  • Günde 5 fincan çay içen kadınlar diğer kadınlara oranla %31 oranında kalp hastalıklarından korunmuş olurlar.
  • Bu da demektir ki kadınlar yeşil çayın sağladığı faydalar konusunda, erkeklerden daha avantajlıdırlar.
  • Yapılan bu araştırmaya göre Siyah çayın da çok az bir faydasının olduğundan bahsedilmiştir fakat yeşil çay kadar etkili antioksidanlar içermemektedir.
  • Yeşil çayın Kansere faydası olduğu tespit edilmiş fakat Kardiyovasküler rahatsızlıklar (kalp hastalıkları) konusunda çok daha etkili olduğu belirlenmiştir.
  • Yeşil çayın içindeki Polifenol adlı antioksidanlar Kalp hastalıkları için son derece faydalı eşsiz bileşenler içerir
  • Kalp hastalıklarını önlemede ve yavaşlatmada yeşil çay içenler içmeyenlere göre %26 daha az risk taşımaktadırlar.
  • Bakteriyel ve viral hastalıklara karşı direnç sağlar
  • Nörodejeneretif hastalıkların önlenmesinde etkilidir.
  • Alerjilere iyi gelir
  • Artrit’ e iyi gelir
  • Kemik- mineral yoğunluğunu arttırır
  • Bağışıklık geliştirmeye yardımcı olur.
  • Grip belirtilerini ve soğuk algınlığının yok etmede önemli bir yardımcıdır.
  • Meme, pankreas, yumurtalık, kolerektal, ağız, kolon ve prostat kanseri gibi çeşitli kanser türlerine karşı müdahalede yeşil çay faydalıdır.
  • İltihapları ve ödemleri engeller
  • Diyabetle mücadelede yeşil çay size faydalı olabilir.
  • İnmeleri engellemede etkilidir.
  • Zindelik verir.
  • Kan basıncını düzenler
  • Obezite ve damar hastalıklarında dengeli beslenme ve egzersizle birlikte uygulandığında çok faydalı sonuçlar vermektedir
  • Şeker hastalığını önlemede son derece faydalıdır.
  • Alzheimer hastalığına ve hafıza bozukluğuna faydası araştırılmaktadır.
  • Parkinson hastaları için muhakkak kullanılması gereken bir bitkidir.
  • Diş çürümesini engelleyicidir.
  • Serbest radikallerden vücudu korur.
  • Lösemi’de gerileme sağlar
  • Böbrek taşlarının düşürülmesinde etkilidir.
  • Yorgunluğun önlenmesi etkilidir
  • Berberi hastalığının tedavisinde kullanılmıştır.
  • Migreni hafifletir
  • Ağız kokusunu giderir
  • Boğazımıza ferahlık hissi verir.

Yeşilçayın Kanıtlanamamış Faydaları:
1- Multipl skleroz tedavisinde faydalıdır
2- Alzheimer ve Parkinson hastalığını durdurmada faydalıdır
3- Hücre bozulmalarını engellemede faydalıdır
4- Yeşil çay içmek, total kolesterol düzeylerini düşürür, iyi (HDL) kolesterolü düzenler, kötü kolesterolün (LDL) düşürülmesini sağlar. (Bu maddeden emin değiliz bir çok ciddi site kolesterolü düşürdüğü yazmakta)
5- Ekstradan kalori yaktırdığı söylenmektedir. (Aslında mevcut vücut yağlarını metabolizmayı hızlandırarak yaktığını söyleyebiliriz ama bu bize fazladan bir dilim ekmek yeme hakkı vermez)
6- HIV virüsüne karşı etkisi tam bilinmemektedir

Yeşil Çay’ın zararları: yeşilçayın faydaları
Sık idrara çıkma, Bulantı, kusma, uykusuzluk gibi zararlar söz konusu olabilir. Kafeine hassasiyeti olanlar içmemelidir.
He ne kadar kalp hastalıklarına iyi geliyor olsa da kalp, böbrek hastalıkları olanlar, psikolojik rahatsızlığı olanlar, pıhtılaşma sorunu yaşayanlar ve kanser hastaları doktorlarına mutlaka danışmalıdırlar. Hamile kadınlar, bebek emzirenler doktorlarına muhakkak danışmalıdırlar. Yeşil çayın erkeklere zararlı olduğu konusunda bazı sitelerde bilgiler var fakat araştırmamızda bu tür bilimsel bir bilgiye rastlamadık sadece kadınların yeşil çaydan organizma olarak daha çok faydalandıklarını söyleyebiliriz.
Püf Noktası: Yeşil çayın içindeki kafein uykusuzluk yapıyor ve bazı hastaların kafein alması yasaktır. Bu nedenle yeşil çayın kafeinini azaltmak için yeşil çayı ilk demlediğiniz zaman 30 saniye bekleyip oluşan demi döküp tekrar demlersiniz, böylece kafeinin zararlı etkisini bir nebze de olsa ortadan kaldırmış olursunuz fakat kahvedeki kafeine göre yeşil çaydaki kafein miktarı çok daha azdır. İlk demi dökmeniz antioksidanların varlığını da azaltacaktır.

source : http://www.sagliksifa.com/488-Yesil-Cay-ve-Faydalari.html

sarımsağın faydaları


Uzmanlara göre, bu keskin kokulu yumruda, her türlü harika özellik mevcut. Sarmısağın tansiyon düşürdüğü, kan pıhtılaşmasını azalttığı, kötü LDL kolesterolünü düş, dürdüğü, bazı mide kanserlerini önlediği, bağışıklık sistemini güçlendirdiğinin ispatlandığını söyleyen uzmanlar, sarımsaktaki "allicin" denilen bir maddenin, sadece kendi özgü kokusunu vermekte kalmadığını, ayrıca bakteri gelişimini önlediğini, vücuttaki mantarı ve maya oluşumunu tahrip ettiğini kaydediyor.
Uzmanlar, sarımsakta 2 kuvvetli antibiyotik, çok tesirli esanslar, bol iyot ve kükürt bulunduğunu ve insan sağlığında çok değerli vazife gördüğünü belirterek, "Damar sertliğini giderir, kanı durultur, kalbi kuvvetlendirir, bronşları dezenfekte eder, cilt hastalıklarını giderir ve kansere karşı korur" diyorlar.
Uzmanlar, sarımsaklı yoğurdun, zehirlenmelere karşı insanı koruduğunu ve sarımsağın en ince damarları dahi temizleyerek oralara kan gitmesini sağladığını bildiriyor. Uzmanlar, sarımsağın, bütün salgı bezlerini çalıştırmak ve vücudu zehirlerinden temizlemek suretiyle, genç ve dinç olmayı, uzun yaşamayı sağladığını kaydediyor.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. (diş) sarmısakta 90 kalori: 5,3 gr. protein; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 1.1 gr. lif; 13,3 mgr. fosfor; 38 mgr. kalsiyum; 1.4 mgr. demir: 0,2 mgr. B1 vitamini; 0.8 mgr. B2 vitamini: 0.3 mgr. B3 vitamini ile 8 mgr. C vitamini vardır. Ama, sarmısak az miktarlarda tüketildiğinden, bedenin enerji, vitamin ile mineral gereksinimlerinin pek az bir bölümünü karşılar. Ortalama 9 gr. gelen irice iki adet sarmısak dişinin bedene sağladığı yalnızca 9 kaloridir.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda belirtildiği gibi, tüketilen sarımsağın besin değeri ihmal edilecek değerde olmasına karşın, sağlığımıza yararlı etkileri çok fazladır. Şöyle ki;
*Sarmısak, bedenin bağışıklık sistemini uyarır, yani antibiyotiklere benzer etkiler yaparak bedendeki enfeksiyonlara karşı savaşır: Bu bağlamda nezle, soğuk algınlığı, uçuk; mide, bağırsak ve mantar iltihapları, arpacık gibi bakteri, virüs ve mantarların oluşturduğu enfeksiyonlar sayılabilir.
*Kandaki kolesterol düzeyini düşürür: Yapılan araştırmalar, günde iki diş sarımsak yiyen kişilerin kolesterol düzeyinde, kısa dönemde %10'luk düşüşlerin gerçekleştiğini ortaya koymuştur.
* Sarmısak, kanı sulandırır ve kan dolaşımını hızlandırır: Bu sayede sarmısak, kalp krizi ya da felç geçirmeye neden olabilecek damar tıkanıklıklarını önler.
*Yüksek tansiyonu düşürür: Araştırmalar, makul düzeyde sarmısak alımının bile bu etkiyi sağladığını göstermektedir.
* Sarmısak, kan sekerinin düzeyini düşürür: Bu sayede bazı şeker hastalarına sarmısak yemenin iyi geldiği yapılan bilimsel araştırmalarla saptanmıştır.
*Bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır. Yapılan araştırmalarda sarmısak tüketen kişilerde, özellikle mide kanserine yakalanma tehlikesinin azaldığı belirlenmiştir.
* Sarmısak kronik bronşiti önler, etkisini azaltır.
* Balgam, idrar, safra ve gaz söktürücüdür.
* İştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.
* Sarmısağın, afrodizyak (cinsel gücü artırıcı) etkileri bulunduğu, Doğu ve Batı kültürlerinde savunulmaktadır.
Sağlığımıza yararlı bu etkilerinden faydalanmak için, sarımsağın diyetimize katılması ve günde iki diş sarmısak yenmesi gerekir. Daha fazla tüketilmesi sarımsağın yararını artırmaz. Ayrıca sarımsağın yüksek sıcaklıklarda pişirilmesi sağlığa yararlı etkilerini azaltmaktadır. Kokusundan şikâyetçi olanlar için piyasada sarmısak kapsüllerinin satılmakta olduğunu da anımsatırız.

source : http://www.lezzetvadisi.com/sebzelerin-faydalari/sarimsagin-faydalari.html

Su teresi Faydaları


- Anne sütünü arttırıcı: Gerdeme maydanoz ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Sinirleri Teskin Eder: Gerdeme, marul ile beraber salata yapılıp yenirse sinirleri teskin eder.
- Öksürük: Gerdeme, nane ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Bronşit: Gerdeme, nane ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Göz Kuvvetlendirici: İçinde A vitamini olduğundan maydanozla beraber ya da tek başına yense göze kuvvet verir.
- Sarılık: Gerdeme kaynatılıp balla tatlandırılarak, soğuk içilmeye devam edilir.
- İdrar Sökücü: Gerdeme kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Saç Bakımı: Gerdeme sirke ile kaynatılıp saç yıkanırsa saç dökülmesini önler.
- Vücuda Kuvvet Verici: Gerdeme yenmeye devam edilirse vücuda kuvvet verir.
- Cilt Bakımı: Gerdeme (az) suda kaynatılıp suyu cilde pansuman yapılır, hamilelik ve güneşten olan çilleri geçirir.
- Yara Tedavisi: Gerdeme az suda kaynatılıp yaralara, kesiklere lapası vurulur.

 
source : http://bitkilerletedavi.org/bitkilerle-tedavi/su-teresinin-faydalari-su-teresi-faydalari

muz Faydaları

Muz ve Muzun Faydaları

Muz: Muzgiller familyasından; sıcak bölgelerde yetişen, çok yıllık ve çok büyük bir otsu bitki cinsidir.

Yurdumuzda Antalya ve Anamur çevresinde yetiştirilir. Muz ağacının gövdesi; toprak altında kök-sap veya soğan halinde bulunur. Yaprakları bu kök-saptan çıkar.

Tabandaki çiçekleri meyve verir. Meyvelerin tamamı sarkık bir sapın üzerinde toplu halde bulunur.

Nişasta ve şeker bakımından zengindir. Lezzetlidir. Fırında veya güneşte kurutulduğu zaman çok besleyici bir un verir.


Muzun içeriğinde B1, B2, C, D, E ve P vitaminleri ile magnezyum, bakır, demir ve fosfor mineralleri de bulunmaktadır.
Muzun Faydaları:
Vücudun ihtiyacı olan bütün maddeleri karşılar.
Kemiklerin gelişmesini sağlar. Nekahat devresini kısaltır.
Sinir zafiyeti ve yorgunluğu giderir.
Böbrek ve mafsal iltihabında, bağırsak hastalıklarında faydalıdır.
Müzmin kabızlık çekenler fazla yememelidir.

source : http://mucizeiksirler.blogspot.com/2008/12/muz-ve-muzun-faydalar.html

ebegümeci Faydaları


Ebegümecinin Faydaları

Ebegümeci
(Malva Vulgaris)

Küçük yapraklı ebegümeci (Malva Vulgaris), çit,yol ve eski duvar kıyılarında, harabeliklerde, ama yalnızca
insanların yaşadıkları yerlerin çok yakınlarında yetişir.

Büyük yapraklı ebegümeci (Malva Grandfolia) ve öteki değişik cinsleri genellikle çiçek ve sebze bahçelerinde yetişir.
Anadolu'da 8 Malva türü yetişmekte olup, bunların çiçek ve yaprakları bir ayrım yapılmaksızın "Ebegümeci" olarak kullanılmaktadır.

Bu bitkilerin hepsi de yapraklarında, çiçeklerinde ve saplarında (bamyada olduğu gibi) bir sümüksel madde içerirler.
Küçük yapraklı bitkinin uzun saplarının ucundaki yapraklar yuvarlak ve çentiklidir.
Açık pembeden eflatun rengine kadar değişebilen renkte çiçek açarlar.

Bir de yuvarlak meyvesi vardır. Çiçekleri, yaprakları ve sapları, Haziran'dan Eylül'e kadar toplanabilir.
Bitki, kurutulduğunda özelliklerinin bir bölümünü yitireceği için, elden geldiğince taze kullanılması gerekir.
Ama kurutulmuş bitki yine de kullanılabilir.

Ebegümeci çayı özellikle mukoza iltihaplarında, gastrit, mesane iltihabı, mide ve bağırsak mukoza iltihabında ve ağız boşluğu
iltihabında olduğu kadar, mide ve bağırsak ülserinde de başarıyla kullanılabilir.
Ama bu son iki hastalık için, arpa ile karışık bir çorba hazırlamak gerekmektedir.
Önce arpa kaynatılır ve soğuduktan sonra bitki yaprakları eklenir.

Ayrıca, akciğer balgamlanmalarında, bronşiyal nezlede, öksürük ve aşırı ses kısıklığında özellikle önerilir.
Gırtlak ve bademcik iltihabı ve ağız kuruluğunda da başarıyla kullanılabilir.
Bitki, sümüksel özelliğinin yitirilmemesi için, geceden soğuk suya koyularak demlenmelidir.
Günlük kullanım için 2 veya 3 bardak ılıklaştırıp, gün boyunca yudumlanarak içilmelidir.

Nefes darlığına yol açan akciğer amfizemi bile ebegümeci çayı ile iyileştirilebilir. Bu durumda,günde en az
3 bardak çay içilmeli ve süzüldükten sonre geriye kalan yapraklar iyice ısıtılarak bronşların
ve akciğerin üstüne geceleyin kompres olarak uygulanmalıdır.
Oldukça ender görülen gözyaşı azlığı durumunda da, gözlere ebegümeci banyosu ve kompresi uygulandığında,
çok iyi sonuçlar alınabilir.

Kaşınan ve yanan yüz alerjilerinde de, yüzü ılık ebegümeci çayı ile yıkamak rahatlatıcıdır.
Ebegümeci dıştan, kırıklardan veya damar iltihaplarından kaynaklanan yaralarda, çıbanlarda, şiş ayak ve ellerde kullanılır.

Kaşınan ve yanan deri alerjilerinde yapılan ebegümeci çayı yıkamaları çok rahatlatıcıdır.
Bu durumlarda, ayak ve el banyoları yapılmalıdır. Bu banyolarda çok iyi sonuçlar alındığını söyleyebilirim (M.Treben).

Özellikle kırık ayak kemiklerinde, yük taşımak zorunda kalan ayağın şişmesi halinde, ebegümeci harikalar yaratır.
Bir keresinde, komşum (Ref1: M.Treben) olan bir hanım ayak kemiğini kırmıştı.
Sürekli problem yaratan bu kırık yüzünden, bir süre sonra yeniden hastaneye yatmak zorunda kalmıştı.

Hastaneden çıktığında rastladım ona (M.Treben).
Sakat ayağı dizkapağına kadar şişmiş ve baston kullandığı halde güçlükle yürüyebiliyordu. İşte o zaman onunla ebegümeci
topladık (M.Treben) ve ertesi gün ayak banyolarına başladı. Bir hafta sonra bastonsuz yürümeye başladı.

Sağ el bileği kırılmış başka bir kadında da aynı olayı yaşadım (Ref1: M.Treben).
Bu ev kadını da, sağ elini kullanmakta zorluk çekiyordu. Sakat el geceleri ağrıyor ve sık sık şişiyordu.
Ona da ebegümeci kullanmasını önerdim (M.Treben) ve kısa sürede başarılı bir sonuca ulaşıldı.

Açık yaralı şiş bir bacak, kişi ne kadar yaşlı olursa olsun, uzun süre bekletilmemelidir.
Burada da ebegümeci banyoları, sinirliot ile birlikte yardımcı olacaktır.

Sinirliot, iyice yıkanıp hafifçe ezildikten sonra yaranın üstüne yatırılmalıdır.
Yara,10 veya 15 yıldır kapanmamış olsa bile, en geç bir kaç gün içinde kapanacak ve bir daha da açılmayacaktır.
Eğer böyle bir yara yüzünden acı çekiyorsanız, mutlaka dar yapraklı sinirliotu kullanınız.
Yaranın ne kadar çabuk kapandığını görerek şaşıracaksınız ve bu satırları okurken,
sakın Bayan Treben abartıyor diye düşünmeyiniz!
Söylediklerimde ısrar ediyorum, çünkü onların gerçek olduğunu biliyorum. (Referans1: M.Treben)

Şimdi, kulağa mucize gibi gelebilecek, ama gerçeklere dayanan bir öykü anlatmak istiyorum (M.Treben).
Bu küçücük bitkinin şifalı gücüne şaşmamak elde değil.

Bir gün Linz'deki Tiyatro Gazinosunda yalnız başıma yemek yiyordum (M.Treben).
Yanıma oturan bir kadınla konuşmaya başladık ve bu arada eşinin sağlığı hakkındaki üzüntülerini de öğrenmiş oldum:
Adam sık sık hastaneye gitmek zorundaymış ve son günlerde sesini de yitirmiş.
Doktorlar, sorularına hep kaçamak yanıt verdikleri için hastalığın gırtlak kanseri
olduğundan kuşkulanmaya başlamış.
"Cesaretinizi yitirmeyiniz, şifalı bitkileri deneyiniz. Nasıl olsa, gırtlak iltihaplanmalarını iyileştiren ebegümecimiz var.
Eşinize gün boyunca sık sık gargara yaptırın ve geceleyin de, geri kalmış olan posayı arpa unuyla karıştırarak,
sıcak kompres olarak uygulayınız." dedim (M.Treben) ona.

Tam bir hafta sonra beni (M.Treben) aradı:
"Bir koruyucu melek beni masanıza yöneltmiş olmalı. Kocam kendini çok daha iyi hissediyor. her şeyi söylediğiniz gibi yaptık.
Doktor olan kızıma telefon ederek, babasını hastaneden çıkaracağımı ve şifalı bitkilerle tedavi etmeye çalışacağımı söyledim.
Eğer bu seni rahatlatacaksa, yapabilirsin anne, dedi.
Ayrıca, konuştuğumuz doktorumuz da, prensip olarak şifalı bitkilere karşı olmadığını söyledi.
Ben de kocamı eve çıkardım. Sık sık gargara yapıyor ve ben de bir yandan boğazına kompresler yapıyorum.
Bir kaç günden beri yine konuşabiliyor.

" Bir hafta sonra ikinci bir telefon daha geldi:"Kocamın durumu çok iyi ve kısa zamanda yeniden çalışmaya başlamayı düşünüyor.

Size yalnızca kocamı tedavi eden doktorun sözlerini yinelemek istiyorum:
"Bu kadın (Bayan Treben) bir altın madalya hak etmiş doğrusu".
Yani, bizim kendi halindeki ebegümecimiz yalnızca gırtlak iltihabını iyileştirmekle kalmayıp,
tehlikeli gırtlak hastalıklarında da başarı sağlayabiliyor.

Bu tür olaylarda, gün boyunca kullanılmak üzere, iki buçuk litre suya geceden bitki eklenerek demlenmeye bırakılır
(Bir bardak suya, yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış taze bitki) ve ertesi gün hafifçe ısıtılarak bir termosa doldurulur.
Gün boyunca, yudumlanarak 4 bardak çay içilir ve gerisiyle de derin gargaralar yapılır.

Hastayı sinirli kılan, gırtlak, ağız boşluğu ve burun kuruluklarında da gün boyunca elden geldiğince sık
gargara yapılmalıdır.

Özellikle kırsal kesimdeki evlerin çevresinde yetişen ebegümeci, günümüzde azalmaya yüz tutmuştur.
Evleri çamur ve rutubetten korumak ve de güzel bir görünüm kazandırmak amacıyla, çevrelerine beton dökülmektedir.
Böylece, bitkinin yaşam alanı daraltılmaktadır.

Varlığı için Tanrı'ya edeceğimiz teşekkürlerin hiç bir zaman yeterli olamayacağı,
insanlığın bu büyük yardımcısı, ne yazık ki, böylece her geçen gün azalmaktadır.

Kullanım Biçimleri:

Çay Hazırlamak: Yalnızca soğuk suda demlendirilmelidir.
Yarım tatlı kaşığı bitki (ince kıyılarak kurutulmuş), orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suya akşamdan eklenir,
sabahleyin süzülür ve ılıklaştırılır.

Ayak ve El Banyoları: Iki avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki, 4-5 litre soğuk
suya akşamdan eklenir, ertesi gün, elin veya ayağın dayanabileceği kadar ısıtılır ve süzülür. Banyo süresi 20 dakikadır.
Banyo suyu, yeniden ısıtılarak iki kere daha kullanılabilir.

Bitki Kompresi: Çay süzüldükten sonra artan posalar biraz suyun içinde ısıtılır, arpa unu ile lapa haline getirilir
ve bir bezin üstüne yayılarak, sıcak sıcak uygulanır. Kompresin sıcaklığını yitirmemesi gerekir.
Kompres süresi isteğe göre düzenlenebilir.
source : http://www.delinetciler.net/forum/sifali-bitkiler/58602-ebegumecinin-faydalari.html

Anason Faydaları


LATİNCE İSMİ: Pimpinella anisum
YÖRESEL İSİMLRİ: Enison, nanahan
TANIMI:
Maydanozgillerden bin bitkinin küçük tohumlarıdır.Yurdumuzda Akdeniz bölgesinde,Rusya’da ve Akdeniz ülkelerinde çok yetişir.Anasonun tohumları çok küçük,yeşilimtrak tatlı ve baharatlıdır.
BİTKİ ÖZELLİKLERİ: Küçük beyaz çiçekli, 30-60cm yükseklikte, tüylü, bir yıllık bir kültür bitkisidir. Doğada aramamak gerekir.
KULLANILDIĞI YERLER:
Bazı tatlı ve tuzlu hamur işlerinin üzerine ekilerek kullanılır.Tıpta da,sindirim bozukluklarına ve barsak gazının giderilmesinde kullanılır.
Koku vermek ve çeşniyi arttırmak amacıyla yiyecek ve içeceklere ilave edilir.Hamur işlerine pişmeden önce serpilir.İçeceklerin hazırlanması sırasında kullanılır..
BİLEŞİMİ: Herkesin tanıdığı, hoş, aromatik bir kokusu vardır. Genelde %2-4 oranında değişen uçucu yağdan kaynaklanır bu koku. Anethol, uçucu yağın ana maddesidir. Ayrıca şeker ve albümin de içerir.
TOPLANMASI ve HAZIRLANMASI: Bir kültür bitkisi olan anasonun doğada aranmasına gerek yoktur. Baharatçılardan satın alınabilir.
KULLANIM ŞEKİLLERİ: Anason öncelikle gaz söktürücü, mideyi güçlendirici ve öksürüğü yatıştırıcı olarak kullanılmalıdır. Sürekli hıçkırıklarda bir bardak anason çayı denenebilir. İştah açıcı, mideyi rahatlatıcı, yatıştırıcı ve sindirimi kolaylaştırıcı olarak kullanılabilir. Uykusuzluğa karşı da denenebilir. Bebeklere ve küçük çocuklara gaz sıkıntılarında ve öksürüklerde anason çayı içirilmelidir. Tadı ve kokusu hoş olmayan bitki çaylarına veya bitkisel kaynaklı ilaçlara aroma katkısı olarak da kullanılabilir. Anason çayı, yeterli olmayan anne sütünü arttırır.Başlangıçta, mide şişkinliğine ve gazına karşı anasonun yararlarından söz edilmişti. Evet, anason bu alanda oldukça rahatlatıcıdır, ama frenk kimyonu ondan da etkilidir. Öksürük tedavisinde de, anasondan önce rezene gelir. Belki anason etkinlik açısından bu iki bitkinin gerisinde kalabilir, ama onun öne çıkan özelliği de, tadının çok iyi olmasıdır. Bu nedenle, yetişkinler ve çocuklar için mide şişkinliği ve gazına karşı hazırlanacak çaylarda, bu üç bitkinin eşit oranda karıştırılarak kullanılması çok daha yararlı olacaktır.
Anason çayı: Havanda hafifçe ezilmiş 1-2 çay kaşığı dolusu anason, 1 bardak kaynar suyla haşlanır ve demlenmesi için 8-10 dakika beklendikten sonra süzülür. Öksürüğe karşı, günde 2-4 bardak çay, bal ile tatlandırılarak içilir. Mide şişkinliğine karşı yine günde 2-3 bardak çay, tatlandırılmadan içilmelidir. Anasonun havanda hafifçe ezme işlemi, her çay demlenmesinde taze olarak yapılmalıdır.
ANASONUN FAYDALARI:
*Anason hazmı kolaylaştırır.
*İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulan tiksintiyi giderir. *Mide ve bağırsak gazlarını söktürür.
*İdrarı artırır.
*Kusmaları ve ishali keser.
*Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Ancak, aybaşı kanamaları ve hamilelik döneminde kullanılmaz.
*Anne sütünü artırır.
*Sinirleri yatıştırır.
*Migren ağrılarını keser.
*Beyin yorgunluğunu giderir.
*Uyku verir.
*Kalbi kuvvetlendirir.
*Kan dolaşımının düzenli olmasını sağlar.
*Cinsel arzuları kamçılar.
*Astım, nefes darlığı ve bronşitte görülen şikayetleri giderir. *Öksürüğü keser.
*Yaşlılarda meme sarkmasını önler.
YAN ETKİLERİ: Çok ender olmakla birlikte, solunum yolları veya sindirim organları alerjisi görülebilir. Bu durumda çay kullanımını kesmek gerekir.Fazla miktarda kullanıldığı zaman uyuşukluk verir. Başka hiçbir yan etkisi yoktur.

source : http://www.lezzetvadisi.com/baharatlarin-faydalari/anasonun-faydalari.html

nane Faydaları

Nane: Ballıbabagiller familyasından; nemli yerlerde yetişen, genellikle tüylü ve çok kokulu otsu bir bitki cinsidir. Başak biçiminde beyaz, pembe veya morumsu çiçekleri vardır. Güzel kokuludur.
Nanenin Faydaları: Hazmı kolaylaştırır. Gaz söktürür. Karaciğer yetersizliğini giderir. Safra akışını düzenler. Mide ağrılarını keser. Bağırsak spazmını giderir. Nefes almayı kolaylaştırır.
Astım, grip, bronşit ve öksürük için yararlıdır.Ateşi düşürür. Sinirleri kuvvetlendirir. Sükûnet verir. Heyecanları ve korkuyu yatıştırır. Kusmaları önler. Migren, uykusuzluk ve baş dönmelerinde faydalıdır.
El ayak titremesi, dil tutukluğu, felç ve uykusuzlukta kullanılır. Kalbi kuvvetlendirir. Sinirsel kalp çarpıntılarını keser. Erkeklerde ruhsal kaynaklı iktidarsızlığı giderir. Aybaşı kanamalarının muntazam ve ağrısız olmasını sağlar.
Sütle şişen memelerin şişini indirir. Soğuk algınlığında faydalıdır. Bağırsak solucanlarının düşürülmesinde yardımcı olur. İdrar söktürür. Mide ülseri ve gastrit olanlar fazla kullanmamalıdır. Şekercilik, likörcülük, lavantacılık ve eczacılıkta kullanılır.

source : http://mucizeiksirler.blogspot.com/2008/11/nane-ve-nanenin-faydalar.html

Yeşil elma Faydaları



Yeşil Elma Hakkında Genel Bilgiler
Yeşil Elma vitaminin deposudur ve de enerjinin kaynağı olan besinlerden biridir. İçinde bol miktarda C vitaminiyle birlikte B1, B2, PP, B5, B9, Provitamin, A ve de E’ dir. Vitaminin en çok olduğu kısımları kabuklarının altı olduğundan dolayı özelliklede kabukları ile yenmelidir. Kalorisi çok düşük olan Yeşil Elma rejimlerin en gerekli besinlerindendir. Sabah aç olarak yenirse Yeşil Elma kanı temizleyerek vücuttan toksinin atılmasında yardımcı olur. Kış çaylarınızın içerisinde de kullanılır.

Yeşil Elmanın Yararları (Faydaları)
·         Yeşil Elma Böbreklerimizi temizleyicidir.
·         Kolesterolü de düşürmeye yardımı olur Yeşil Elmanın.
·         Yeşil Elma romatizma hastalığı ile Gut hastalığı içinde yararlı bir besindir.
·         Uykusuzluk çekenler içinde faydalıdır Yeşil Elma.
·         Yeşil Elma kan şekerini dengelemekte faydalıdır.

·         Bağırsakta oluşan parazitlerin dökülmesini de sağlar yeşil Elma.
·         Güzel bir Antioksidan olan Yeşil Elma Vücudu da temizlemektedir.
·         Yapısında oldukça yoğun lifler olan Yeşil Elma sindirim sistemine de çok yararlı bir besindir. Kabızlıkla başı dertte olanlar mutlaka kabuklarıyla yemelidir, sebebi ise liflerin en çok olduğu bölüm kabuklarıdır.
·         Yeşil Elma düşük kalorisi sayesinde rejim yapanların en iyi besinidir.
·         Solunumu da rahatlatan Yeşil Elma, sigara kullanan kişilerin vücuduna sigaranın vermiş olduğu zararları temizlemeye yardımcıdır.

source : http://www.saglik.im/yesil-elma/

domates Faydaları

DOMATESİN FAYDALARI

Kulağa ilginç geliyor olsa da, domates bazen derdi ve tasayı silip götürebilir. Her ne kadar, bu aralar çokça duyduğunuz, domatesin prostat kanseri riskini azalttığına dair yeteri kanıt yok yorumlarına rağmen, kanıtlanmış birçok yararını size sayabiliriz.
Domatesin içeriğinde bulunan A ve C vitaminleri, folik asit, potasyum, gıda lifi ve koruyucu antioksidanların yararları tartışılamaz. Organik domatesler, bazı kimyasallardan arınarak yetiştirildiği için, daha fazla flavonoit içerirler. Aynı zamanda antiviral özellikleri bulunur. Size sunduğumuz 5 madde ile, neden sandviçlerinize, omletlerinize, soslarınıza ve salatalarınıza domates eklemenin önemini göreceksiniz.
Cildinizi Korur: Kabuğu incecik bu meyvenin, cildinize güneş koruyucu krem etkisi sağladığını biliyor muydunuz? Yapılan bir araştırmada, güneş yanıklarından şikayetçi ve güneşe karşı hassas cilde sahip olan bir grubun günlük beslenmelerine domates eklendi. Akdenizde yaygın olan bu tarz bir beslenme düzeni uygulayanların ciltlerinin, 10 hafta sonunda güneşin UV ışınlarına karşı daha güçlü bir hal aldığı belirlendi.
Yaşlanmaya Karşı Savaşır: Domateslerin, serbest radikalleri önleyici likopen ve beta karoten içerdiğini söylemiştik. Bazı hücrelerde, serbest radikaller DNA ya %42 ye varan hasarlar verirler. Domatesleri, her zaman tavsiye ettiğimiz az miktarda zeytinyağı ile birlikte tükettiğinizde, yaşlanmaya karşı vücudunuz daha güçlü bir hale gelir. Gerçek Yaşınız hesaplanırken, kan basıncı seviyeniz çok önem taşır. 115/76 ve daha az seviyede bir kan basıncı seviyesi sayesinde, 12 yıla kadar gençleşebilirsiniz.
Kan Basıncınızı Düşürür: Tostlarınız içine domates ekleyin. Bu meyveler (hayır yanlış yazmadık, domates meyvedir, sebze değil) kan basıncınızı düşürmeye yararlar. Hipertansiyondan şikayetçi bir grup hasta üzerinde yapılan bir araştırmada, hastaların günlük besinlerine domates eklendi. 8 hafta süren araştırmada her gün domates tüketen hastaların sistolik kan basıncınca 10 derece düştüğü ve diyastolik kan basıncı değerlerinin de 4 derece düştüğü gözlendi.
Gribi Önler: Karotenler (likopen ve beta karoten) gibi sebze ve meyvelerden elde edilen koruyucu pigment değerleri düşük olan insanların, günlük domates tüketmesi önerilir. Bakteri ve virüslerle savaşmaya yardımcı olan karoten bileşikleri çok önemlidir. Günlük domates ihtiyacınızı bir bardak domates suyu ile giderebilirsiniz. Göreceksiniz, soğuk algınlığı ve gribe karşı vücudunuz çok daha dirençli olacaktır.
Kolesterolü Kontrol Eder: Günde bir domates, sizin arter ve kalp sorunlarınıza karşı olan savaşınızda en güçlü dostunuz olabilir. Günlük domates yemeye başladıktan sonraki 4 hafta içerisinde HDL kolesterol seviyeniz %15 artar, bununla beraber LDL kolesterol seviyeniz düşer.

source : http://www.saglikdanis.com/hastalikgoster.asp?hid=167


havuç faydaları

Şifalı Bitkiler: Havuç ve Havucun Yararları
HAVUÇ: Bol miktarda A vitamini barındıran Havuç B, C, D ve E vitaminleri açısından da oldukça zengindir. Ayrıca karoten, şeker ve fosfor ihtiva eder.
Havucun Faydaları: Bağırsakları çalıştırarak sindirime yardımcı olur. İdrar ve gaz söktürücüdür. Kabızlığı giderir, ishali keser. Bağırsak iltihaplarını ve böbrek ağrılarını giderir. Bağırsak kurtlarını düşürmeye yardımcı olur. Vücuda, kalbe ve gözlere kuvvet verir. Cinsel gücü arttırır. Bitkinliğe ve Kansızlığa iyi gelir. Astım, bronşit gibi solunum yolu hastalıklarına ve öksürüğe karşı faydalıdır. Kansere karşı koruyucudur. Kandaki kolesterol oranını düşüren Havuç, kalp hastalıkları ve damar sertliğine faydalıdır. Kalp krizi ve felç riskini azaltır. Vücuttaki zararlı maddeleri uzaklaştırmaya yardımcı olarak kanı temizler. Cilde tazelik ve canlılık verir. Cilt hastalıklarına karşı yararlıdır. Romatizma ve gut hastalığına iyi gelir. Diş etlerini güçlendirir.
Havuç Nasıl Kullanılır? Havucun kökü, yaprakları ve tohumları kullanılır. Ayrıca havuçun suyu ve turşusu da tüketilir. Kurutulmuş tohumları kaynatılarak yapılan çay iştah açar ve anne sütünü arttırır. Havuç tohumu, ayrıca aybaşı kanamalarına da iyi gelir. Rendelenmiş havuca limon suyu katılarak hazırlanan maske özellikle yağlı ciltlere çok faydalıdır. Havuç suyu mide ve bağırsak hastalıklarına da faydalıdır.

source : http://tr.mydearbody.com/sifali-bitkiler/havuc.html

Karpuz Faydaları

Yaz aylarının vazgeçilmez meyvesi olan karpuzun sayısız faydasının olduğu bildirildi.
Samsun Devlet Hastanesi Halk Sağlığı ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Emin Dinççağ, karpuzun yüzde 95'inin sudan oluşmasından dolayı bedeni temizleyici bir özelliği bulunduğunu söyledi.
Karpuzun böbrekleri çalıştırdığını, idrar söktürdüğünü, böbreklerdeki üre ve ürat tuzlarını temizlediğini ifade eden Dr. Dinççağ, ayrıca kum ve taştan yakınanların da karpuzu es geçmemesi gerektiğini söyledi.
Karpuzun B ve C vitamini içerdiğini belirten Dr. M. Emin Dinççağ, "Az miktarda da olsa barındırdığı 'likopen' Maddesi kalbi enfarktüs ihtimaline karşı koruyor. Karpuzun bu özelliklerinden yararlanmak için yemeklerden çok önce, mide boşken tüketmek gerekiyor. Çünkü yemek sonrasında yendiğinde sindirim güçlüğü yaşanabiliyor. Yüksek miktarda lif içeren karpuzun kalorisi de düşüktür. İlginç olan, karpuzun besin değerinin diğer birçok besinde olduğu gibi kabuğunda saklı olması. Bu nedenle olabildiğince kırmızı etli kısmın altındaki beyazımsı kısmı tüketilmeli.
Karpuz bol miktarda C vitamini ve antioksidan özelliğiyle çeşitli Kanser türlerine karşı etkili olan beta karoten içerir. İçerdiği yüksek potasyum kalp fonksiyonlarının ve kan Basıncının düzenlenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda iyi bir lif kaynağı olduğundan bağırsak hareketlerini düzenler ve Bağırsak Kanserini önlemede de rol oynar. Karpuz çekirdekleri de içinde bulunan cucurbocitrin adlı maddeyle kan basıncını düşürmeye ve böbrek fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcı olur. Yağ ve kolesterol içermediğinden ve kalorisi de düşük olduğundan yaz aylarında yapılan diyetlerde özel bir yeri vardır" dedi

source : http://www.diyadinnet.com/SaglikBilgisi-297&Saglik=karpuzun-faydalar%C4%B1

kiraz Faydaları

Kiraz Faydaları Nelerdir?


Amerikada’ki Michigan Üniversitesince yapılan araştırmaya göre günde 100 gram kiraz yenilmesi, kandaki kötü kolesterolü % 17 oranında azaltıyor.
Vücutta birikmiş olan zehirli maddelerin atılmasını gerçekleştirir.
Romatizma ve gut için yararlıdır. Ürat tuzları ve ürik asitin vücuttan atılmasını sağlar.
Karaciğer ve safrayı temizleyici özelliği kirazın faydaları ‘ndandır.
Cilde sürülen kiraz suyu lekelerin temizlenmesine yardım eder.
Midedeki yara ve iltihapa iyi gelmesi kirazın yararları arasındadır.
Kirazda bulunan Antosiyaninler ağrı ve inflamasyonu azaltma etkisi gösterirler.
Bağışıklık sistemi fonksiyonunda önemli bir yeri olan melatonin içerir.
Kirazda bulunan antosiyanin ağrı kesici özelliği aspirinkinden daha çoktur.
Kanı temizlemesi bir diğer kiraz faydası dır.
Hastalıklara karşı vücudu güçlendirir.
Kabızlık sorunu için kullanılması kiraz yararları arasındadır.
Kirazın rengi ne kadar koyuysa içindeki besin değeri de o kadar yüksektir.
Kiraz sapının faydaları
Kiraz sapları idrar söktürücü etkiye sahiptir.
Toksin atıcı ve dolaşımı kolaylaştırıcı özelliği kiraz sapının faydası arasındadır.
Adet dönemlerindeki ödemler için kurutulmuş kiraz sapı kürü yararlıdır.
Kirazın Besin Değerleri (100 gram)
A vitamini: 620 İ.U.
C vitamini: 8 mg.
Tiamin 0,05 mg;.
Riboflavin: 0,06 mg;.
Niasin: 0,4 mg.
Fosfor: 20 mg.
Kalsiyum: 18 mg.
Demir: 0,4 mg.
Yağ: 0,5 gr.
Karbonhidrat: 14.8 gr.
Protein: 0,5 gr.
Kalori: 61

source : http://www.beslenmedestegi.com/yararli-besinler/kiraz-faydalari

limon Faydaları

Limon ve Limonun Faydaları Limon; Limonağacının açık sarı renkli, yumurta biçiminde, kabuğu güzel kokulu, suyu ekşi olan meyvesidir.

Kabuklarından limon esansı çıkarılır. C vitamini, şeker, müsilaj, sitrik asit ve tuzları bakımından zengindir.
Limonun Faydaları: Ateşi ve tansiyonu düşürür. Kanı temizler. Susuzluğu giderir.
Kalbi kuvvetlendirir. Damar sertliği ve romatizma için yararlıdır. Gribin çabuk atlatılmasını sağlar.
Mide, bağırsak ve idraryollarındaki mikropları öldürür. Gıda zehirlenmesini önler. İdrar söktürür. Böbrek ve mesane kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.
Yüzdeki Sivilceleri geçirir. Cildin güzelleşmesini sağlar.
Karaciğer hastalıklarında faydalıdır. Dişleri beyazlatır ve diş etlerini kuvvetlendirir.
Nezlede şikayetleri geçirir. Skorbüt hastalığında yararlıdır.
Limon suyu ile gargara yapıldığında ağız, boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir.
İshali keser. Kansızlığı önler. Fazla aybaşı kanamasını önler. Nasırları söker.
Mide ağrılarını dindirir. Baş ağrılarını ve vücut ağrılarını keser.
Yüzdeki çiller için yararlıdır.





source : http://mucizeiksirler.blogspot.com/2008/11/limon-ve-limonun-faydalar.html

soğan Faydaları

Soğan Suyunun Faydaları

Soğanın yararları ve soğan suyu faydaları nelerdir? Alliaceae familyasındaki Allium cinsine ait tüm bitkilerin genel ismi olan soğan (Allium cepa) sağlık açısından oldukça önemli etkilere sahiptir.

Soğan Suyunun Faydaları

• Soğanın içerisinde bulunan bileşenlerden organik kükürtlü bileşikler ve flavonoitlerin özellikle kersetinin sağlık açısından önemli etkilere sahip olduğu belirtiliyor.
• Kanser ve birçok hastalığın önlenmesi ve tedavisinde dikkat çeken kersetinin soğanda yüksek oranda bulunur.
• Beslenmelerinde bolca soğan ve sarmısak bulunduran kişilerin, yumurtalık, bağırsak, gırtlak gibi bazı kanser türlerine yakalanma olasılığının daha az olduğu belirtilmektedir.
American Journal of Clinical Nutritionda yayınlanan araştırma sonuçlarına göre soğan ve sarmısakta bulunan bazı bileşikler tümörlerin büyümesini engelleyebilecek özelliktedir.
• Balgamı yumuşatmaya ve balgam üretimini azaltmaya yardım edici özellikleriyle bronşitte yardımcı olabilir. Soğanın tadını sevmeyenler için, suyunu çıkartmak ve soslu sebzeye eklemek düşünülebilir.
• Soğan suyunda bulunan kükürtlü bileşenler bronşial astım krizlerinde olumlu etkiler gösterir. Soğan suyundaki tiyosülfinatların bronşial astım krizlerinde etkili olabileceği yapılan deneysel bir çalışmayla tespit edilmiştir. Bu çalışmada soğan suyunun astım krizlerini tetikleyen bazı bileşenleri baskıladığı saptanmıştır.
• Kadınlarda menopoz sonrası ortaya çıkan kemik erimesine karşı soğan doğal bir ilaçtır. Kuru beyaz soğanda yeralan GPCS adlı bileşimin kemik erimesine karşı etkili olduğu belirtiliyor.
The Journal of Agriculture and Food Chemistry adlı dergide yayınlanan  bir araştırma sonucuna göre, beyaz kuru soğanda yeralan bir bileşim kemikleri güçlendiriyor ve kemik erimesini önlemede yararlı oluyor.
• Kan pıhtılaşmasını düzenler. İçindeki esterler kanın pıhtılaşmasını önleyici etkidedir.
• Taşıdığı flavonoid damarları genişleticidir.
• Yapılan bir çalışmada pişmemiş soğanın yemek sonrası kan plazması total gliserit miktarını düşürdüğü saptanmıştır.
• Kan şekeri ve tansiyon düşürücü özelliğinin yanında birçok çok vücut fonksiyonu üzerinde de olumlu etkileri vardır.
• Almanya Sağlık Bakanlığının bitkisel preparatların hazırlanması ve ruhsatlandırılmasından sorumlu E Komisyonu soğanın damar sertliğinden koruma ve iştahsızlıkta kullanılabileceğini belirtmiştir.
• Mide mukozasındaki bezlerin salgısına uyarıcı etki yaptığından dolayı iştah açıcı yönü vardır.
• Bronşit, öksürük, boğaz iltihabı ve boğaz ağrısı için soğan suyuyla balın karıştırılmasıyla hazırlanan macun yararlı etkilerde bulunur.
• Kuru soğandaki dimethylthiophen grubu ve türevleri ile isofucosterol etkin maddeleri menopoz şikâyetlerinde görülen ateş basmalarına karşı etkilidir.
• Vücudda üretilen kuvvetli bir antioksidan olan glutatyon un üretimi için cystein maddesinin soğan yenilerek alınması gerekiyor.
• Soğandaki cystein maddesi balgam sökücü olarak eczanelerde satılan bazı ilaçların ana maddesiyle aynıdır.
• Soğanın içinde serbest radikalleri zararsız hale getiren Quercetin adlı güçlü bir antioksidan bulunur.
• Soğan, sarımsak, turp, kereviz, lahana gibi sebzelerin içerdiği kükürtlü bileşikler mide kanseri ve bazı kanser türlerinin oluşma riskini azaltır, vücuttaki zararlı maddelerin etkisiz hale getirilmesini sağlarlar.
• Soğan düzenli ve sürekli şekilde çiğ olarak yenmeli ya da günde üç kez yemeklerden önce bir çorba kaşığı soğan suyu içilmek suretiyle tüketilmelidir. Bazı sorunlar için de kür şeklinde kullanımı önerilmektedir. Soğan kürü uygulaması yapılırken taze olarak hazırlanması ve ılık olarak içilmesi gerekiyor.
• Kükürtlü bileşenler ısıyla parçalandığı için soğanın pişirilmeden tüketilmesi gerekir.
• Kuru soğanın salata ya da yemeklerde kullanımı belirtilen faydaları sağlamaz. Kuru soğanın tek olarak belli oranda ve belli bir süreyi içeren uygulamalarla yenilmesi gerekir.
Soğanın Zararları Var mı?
Soğan sadece kullanılacağı zaman soyulmalı ya da küçük parçalara ayrılmalıdır. Çünkü havayla temas etmesi içerdiği yararlı maddelerin kaybına yol açar.
Doğrandıktan 30 dakika sonra, soğan içerisinde bazı ayrışmalar meydana gelir ve bu ayrışma maddeleri hassas bağırsak ve midelerde gaz toplanmasına, mide ekşimesine ve karın ağrılarına neden olur.
Soğan sarımsakla beraber yenmemelidir. Birlikte yenmesi bağırsaklarda mayalanma sonucunda ağrıya neden olur.
Sos içindeki soğanın hazmı zordur.
Hipoglisemi sorunu olanlar soğan kürünü uygulamamalıdır.
Soğanın Besin Değerleri : 100 gr için.
Vitamin A: 50 İ.Ü.
Vitamin C: 9 mg .
Kalsiyum: 32 mg .
Fosfor : 44 mg .
Potasyum : 300 mg .
Karbonhidratlar : 10,3 gr .
Protein: 1,4 mg .
Kalori: 45

source : http://www.beslenmedestegi.com/yararli-besinler/sogan-suyunun-faydalari


zeytin Faydaları

Zeytin Ömrü Uzatıyor Zeytinin Faydaları

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'ndan zeytin sırları.

Dünyanın en çok zeytinyağı üreten ülkelerinden biri olmamıza rağmen zeytinyağı yemiyoruz. Oysa bu yağı diğerlerinden ayıran çok önemli şeyler var.



Zeytinyağı doymuş yağlar gibi kötü kolesterolü (LDL) yükseltmiyor. Doymuş yağlar gibi kanseri özellikle meme kanseri- tetiklemiyor. Aklınıza "diğer sıvı yağlardan bir farkı var mı?" sorusu gelebilir. Zeytinyağı kötü kolesterolü azaltma işini (diğer bitkisel yağlardan farklı olarak) iyi kolesterolü de azaltmadan (ve vücuttaki iltihabi süreçleri tetiklemeden) yapıyor. Kısacası zeytinyağı "en sağlıklı yağ" olma özelliğini hak ediyor. Yazıyı okuyunca bana siz de hak verecek ve muhtemelen günlük kalori tüketiminizin en fazla % 7-8'iyle sınırlamanız gereken doymuş yağları azaltmaya, çok fazla tükettiğiniz Omega-6 zengini diğer bitkisel yağları azaltıp, zeytinyağına daha fazla ağırlık vermeye başlayacaksınız.

HAZMI KOLAYLAŞTIRIYOR!

Kabızlığı önler ve safra yapısını dengeler

Zeytinyağının en kolay hazmedilen yağ olduğu biliniyor. Saf zeytinyağı midede helikobakter isimli mikrobun çoğalıp yayılmasını engelleyebiliyor. Bu nedenle zeytinyağının yaygın olarak kullanıldığı bölgelerde ülser, gastrit, mide kanseri gibi sorunlara daha seyrek rastlanıyor. Safra yapımını uyarıyor, dengeliyor, safra kesesi taşı oluşumuna yol açan süreçleri yavaşlatıyor. Kabızlığı azalttığı da iyi biliniyor. Kısacası zeytinyağı tam bir sindirim dostu doğal üründür.

KANSER

Zeytinyağı kanserden korur mu?

Zeytinyağı kullananlarda bazı kanserlere yakalanma riskinin azaldığını gösteren bulgular var. Yunanistan, İspanya, İtalya ve Amerika'da yapılmış güvenilir çalışmalar, özellikle meme kanseri ile yağ tüketimi arasında bir bağlantının olabileceğini düşündürüyor. Doymuş yağ (hayvansal yağlar, margarinler) tüketenlerde meme kanseri sık görülürken, zeytinyağı tüketenlerde oran bir hayli azalıyor. Diğer taraftan çalışmalar düzenli olarak zeytinyağı yiyenlerde kalınbağırsak, prostat, mide ve pankreas kanserine yakalanma riskinin de daha az olduğunu gösteriyor. Zeytinyağının kansere karşı sağladığı bu avantajın muhtelif nedenleri olabilir. Bunlardan biri kimyasal yapısı olmalıdır. Zeytinyağı tekli doymamış yağlardan çok zengindir. Doymamış yağ oranı ise margarin, tereyağı ve diğer hayvansal yağlardan düşüktür. Zeytinyağında bulunan güçlü antioksidan maddelerin (polifenoller, E, C vitaminleri...) ve skualen isimli maddenin de etkili olabileceği kabul ediliyor. Skualen çok güçlü bir anti tümör madde.

YAŞLANMA

Ömrü uzatır mı?

Zeytin ağacı dünyanın en uzun ömürlü ağaçlarından biri. Bir yerlerde bu kutsal bitkinin neredeyse 500 yıl kadar yaşayabildiğini okuduğumu hatırlıyorum. Yaşı 100 yılı geçen zeytin ağacı sayısının da bir hayli fazla olduğunu da biliyorum. Uzak Doğu ve Amerikalıların o çok övündükleri ginkgo biloba ağacı ile kıyaslandığında zeytin ağacının ömrünün daha uzun olduğu kesin! Bu uzun ömürlülük durumunu tesadüfü bir şey sanmayın. Zeytinin gövdesinde, yaprağı, dalı ve meyvesinde çok sayıda antioksidan, mikrop öldürücü, mantar yok edici onlarca madde var. Bu doğal anti-kanser, anti-mikrobik, anti-mantar maddeler onu dış zararlardan koruyor, ömrünü uzatıyor. Ömrü bu denli uzun olan bir bitkinin bu "uzun ömür" desteği ürünlerinin başka ömürlere ömür katması da sürpriz olmamalıdır. Bana göre zeytinin kendi uzun ömürlü olduğu için beklenen hayat süresini de uzatıyor. Bunun bilimsel kanıtları da var. Akdeniz halklarının uzun ömürlü halklar arasında ilk sıralarda yer almasında, Akdeniz mutfağının ve bu mutfağın başoyuncusu olan zeytinin ve zeytinyağının büyük bir önemi var. Zeytin ve zeytinyağı güçlü antioksidan yapısı, sahip olduğu anti kanser molekülleri ve kan yağlarına yaptığı iyileştirici etkiler nedeniyle ömrü uzatıyor.

SAĞLIKLI CİLT

Cilt yaşlanmasını önlüyor mu?

Zeytinyağının çok önemli bir özelliği de cilt yaşlanmasını geciktirmesi. Cildi sıkılaştırdığı, nem oranını yükselttiği, cilt yaşlanmasını geciktirdiği biliniyor. Cilt yaşlanmasının %80'i güneş ışınlarından kaynaklanıyor ve buna "foto yaşlanma" deniyor. Zeytinyağı güneş ışınlarının temel zararlıları olan ultraviyole dalgalarının cilt üzerindeki olumsuz etkilerine engel oluyor. Zeytinyağının cildi yatıştırıcı, iltihabi süreçleri baskılayıcı bir gücünün de olduğu belirtiliyor. İşte bu nedenlerle ünlü kozmetik üreticilerinin çoğu zeytinyağını ürünlerine çoktan eklediler. Zeytinyağı yemenin de cildi içten desteklediği biliniyor. Kozmetik dermatologların çok önem verdiği iki cilt dostu yağ var. Biri Omega-3 yağları, diğeri de oleik asit yani zeytinyağı. Oleik asit Omega-9 olarak da biliniyor. Diğer taraftan zeytinyağının beden temizliğinde (sabun yapımında bu nedenle kullanılıyor) ve saç bakımında da faydalı olduğu tarihsel bir gerçek.

KALP-DAMAR HASTALIKLARI

Zeytinyağı kolestrolü azaltır mı?

Zeytinyağı tüketen toplumlarda toplam kolesterol ve kötü kolesterol LDL'nin daha düşük, iyi kolesterol HDL'nin ise daha yüksek olduğu biliniyor. Bizim toplumumuzda da muhtemelen benzer sonuçlar var. Zeytinyağı tüketiminin çok yüksek olduğu Ayvalık halkının kolesterol düzeyinin Türkiye'nin diğer kısımlarından daha az olduğunu gösteren çalışmalar (Dr. Mahler ve arkadaşları) 10-15 yıl önce yayınlandı. Farklı ülkelerde yapılan yüzlerce çalışma zeytinyağı tüketiminin kolesterol dengesini olumlu yönde etkilediğini gösteriyor. Zeytinyağının diğer sıvı yağlardan farkı, kötü kolesterolü (LDL) azaltıcı etkiyi iyi kolesterolü (HDL) yükselterek sağlayabilmesidir. Diğer bitkisel yağlar da, doymuş yağ yerine kullanıldıklarında toplam ve kötü kolesterolü azaltıyorlar ama bunu iyi kolesterol HDL'yi de azaltarak başarabiliyorlar. Zeytinyağının kalp-damar hastalıklarından koruyucu etkisi sadece kolesterolü dengelemekle de sınırlı değil. Güçlü antioksidan aktivitesi sayesinde LDL kolesterolün oksidasyonunu da önlemesi büyük bir avantaj olarak gösteriliyor. Kısacası zeytinyağı tam bir damar dostu.

ZEYTİNYAĞI YAŞLANMAYI YAVAŞLATIR

Antioksidan etkisi ile yaşlandırıcı serbest radikallerin etkisini azaltır

Güçlü mineral ve vitamin yapısıyla kemikleri güçlendirir

Cilt yaşlanmasını geciktirir

Kalp damar hastalıklarından korunmaya yardımcı olur

Eklem sorunlarıyla mücadeleyi kolaylaştırır eklemlerin kayganlığını arttırır

Güçlü bir vitamin ve mineral kaynağıdır. (Prof. Dr. Osman Müftüoğlu)

 
source : http://www.ezberim.com/bitkiler-yararlari/100778-zeytinin-faydalari-yararlari/

suyun Faydaları


Suyun Faydaları

 Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, vücudun yüzde 55-75'inin, beynin ise yüzde 95'inin sudan oluştuğunu belirterek, "Yeterli miktarda su içmek sesi güzelleştirir" dedi.
 
Prof. Dr. Yorulmaz, vücuttaki suyun yüzde 2'sinin kaybedilmesinin yorgunluk, halsizlik, hafızanın zayıflaması, matematik zekasında azalma, konsantrasyon güçlüğüne yol açtığını söyledi.

Okunan yazıya konsantre olunamıyor ve anlamakta sıkıntı çekiliyorsa su içilmesinin faydalı olacağını ifade eden Yorulmaz, ABD'de halkın dörtte üçünün vücutlarındaki su miktarı olması gerekenden daha az bulunduğunu belirtti.

Yorulmaz, su içmenin faydalarını şöyle anlattı:”Araştırmalara göre, yeterli miktarda su içmek daha fazla kalori harcanmasını sağlar. Aç karnına içildiğinde vücuttaki zararlı maddelerin atılmasını kolaylaştırır, cildin nemini ve gerginliğini artırarak kırışıklıkları önler, yumuşaklık ve parlaklık verir, selüloitten korur.

Aynı zamanda sesi güzelleştirir, böbreklerin çalışmasını düzene sokar,idrar yollarını kum ve taş oluşumundan korur, sindirimi kolaylaştırır, kabızlığı önler, balgamın yumuşayıp atılmasına yardımcı olur, ağız kuruluğunu ve ağız kokusunu önler, eklem hareketlerini kolaylaştırır,kilo vermeyi sağlar.
MEME KANSERİNDEN SUYLA KORUNUN

Prof. Dr. Yorulmaz, emziren annelerin yeterli su içmesi durumunda süt miktarının artacağını belirterek, her gün yeterli miktarda su içmenin kalın barsak, idrar kesesi ve meme kanserinden koruyucu olduğunu, ayrıca insan sağlığı için çok önemli olan iyot, kalsiyum, sodyum gibi pek çok mineralin de suyla alındığını bildirdi.

Her gün idrarla 1,5 litre ve diğer yollarla 1 litre olmak üzere 2,5litre su kaybedildiğini ifade eden Yorulmaz, yazın ise terle su kaybının daha fazla olduğunu söyledi.

İnsanların sağlığını koruması için kaybedilen suyun tekrar alınması gerektiğini belirten Yorulmaz, “Besinlerle günlük su ihtiyacımızın ancak beşte birini karşılamaktayız. Kalan beşte dördünü yani 2 litresini su ve diğer içeceklerle karşılamamız gerekiyor. Günde ne kadar su içmeniz gerektiği, vücudun büyüklüğü, yaptığımız işin ağırlığı ve iklime bağlı olmakla birlikte, erişkin bir insan yaz mevsiminde her gün en az 2 litre (10 su bardağı) su içmelidir” dedi.

Vücudun ihtiyaç duyduğundan daha az su alındığında sağlık sorunlarının ortaya çıktığını dile getiren Yorulmaz, vücudun suyu normalden yalnızca yüzde 1 az olduğunda aşırı susama ve ağız kuruluğu, normalin yüzde 5 altında olduğunda ateşin hafif yükselmesi, ciddi ağız kuruluğu, halsizlik, yapılan işe konsantre olamama, normalden yüzde 10 su eksiği olduğunda ise ciddi halsizlik, bitkinlik, ayakta durmakta güçlük çekme ve gözlerde çökmenin ortaya çıktığını bildirdi.
SU AZLIĞI BEBEKLERDE ÖLÜMLERE YOL AÇABİLİR

Prof. Dr. Yorulmaz, su azlığının bebeklerde ölümlere yol açabildiğini belirterek, suyun vücudun su ihtiyacını gidermede en önemli besin olduğunu söyledi.

Kahve, çay ve kola gibi kafeinli içecekler ile alkollü içeceklerin sağladıklarından daha çok su kaybına yol açtığını ifade eden Yorulmaz, bu nedenle susuzluğu gidermek için sadece temiz suyun tercih edilmesi gerektiğini vurguladı.

Su temiz değilse sağlığı korumanın mümkün olmadığını belirten Yorulmaz, şunları kaydetti: ”Neredeyse ülkemizin hiçbir yerinde temiz olmadığı düşüncesiyle musluklardan akan suyu içmiyor, içmek için dışarıdan ayrı su alıyoruz.

Gerçekten de bazen suyun içindeki kirlilikler gözle görülebiliyor. Ancak musluklardan akan suyla dişlerimizi fırçalayarak, banyo yaparak, besinlerimizi ve besin hazırladığımız kapları yıkayarak şebeke suyu içindeki tüm kirlilikleri almaya devam ediyoruz. Sudan sağlığımıza gelecek zararlardan korunmak için aynı içtiğimiz su gibi, özellikle dişlerimizi temiz olduğundan emin olduğumuz suyla fırçalamaya özen göstermeliyiz

source : http://www.hastaadam.com/haber/2007/temmuz/05/su.htm

portakal faydaları

Şifalı Bitkiler: Portakal ve Portakalın Faydaları, Kabuğu, Suyu, Çiçeği
PORTAKAL: Başta C vitamini olmak üzere P, B ve E vitaminleri ile fosfor, magnezyum ve potasyum minerali açısından zengindir. Bakır, çinko, demir, bakır ve manganez mineralleri ile protein de bulunur.
Portakalın Faydaları: Vücudu ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Enerji verir. İyileşmeyi hızlandırır. Yüksek Tansiyonu ve kolesterolü düşürür. Damar sertliğini ve tıkanıklığını önleyen portakal kalp ve damar hastalıkları ile kansere karşı koruyucudur. Sinirleri yatıştırır ve yorgunluğu giderir. Damarları güçlendirir. Grip ve nezle gibi soğuk algınlığına iyi gelir ve öksürüğü azaltır. Cilt kırışıklıklarını önler, cildin taze ve pürüzsüz görünmesi sağlar. Karaciğeri çalıştırır. Vücuttaki zararlı maddeleri temizler. Kansızlığa iyi gelir. Hazmı kolaylaştırır. İçerdiği folik asit özellikle hamileler ve bebek için çok yararlıdır.
Portakal Nasıl Kullanılır? Portakal taze olarak yenir ve suyu kullanılır. Ayrıca çiçeklerinden ve kabuklarından da yararlanılır. Portakal suyu cildi besler. Özellikle yağlı ve normal ciltler iyi gelir. Çiçekleri kaynatılarak hazırlanan çay spazmlara karşı faydalıdır. Kabuklarından esans elde edilmesinin yanında mide hastalıkları için de kullanılır.

source : http://tr.mydearbody.com/sifali-bitkiler/portakal.html


meyvelerin yararları

Meyvelerin Yararları


 
Markete ya da pazara gittiğinizde filenize doldurduğunuz meyve ve sebzelerin sağlığınızı nasıl etkilediğini biliyor musunuz? Kabağın K vitamini, brokolinin şifa deposu olduğundan haberiniz var mı? Bu soruların yanıtını bilirseniz, evinize vitamin ve şifa dolu bir fileyle dönebilirsiniz. Medical Park Fatih Hastanesi’nden Diyetisyen Sevil Nas Can; çok sık tükettiğimiz, marketten ve pazardan aldığımız meyve ve sebzelerin besin değerleri hakkında bilgi verdi:

ELMA: C ve E vitamini, folik asit, pektin ve flovonoid içerir. Bağırsak sisteminin korunmasında faydalı ve posadan zengindir. Kolesterol düşürücü etkisi vardır. Kan şekerini kontrol altında tutar ve vücut direncini artırır. Kas ve eklem ağrılarının azalmasına yardımcı olur.

KABAK: K ve C vitamini içerir. Kanın pıhtılaşmasını düzenler. Kemik gelişimini sağlar. Böbrek fonksiyonlarında faydalıdır.

ARMUT: Fosfor, kalsiyum ve potasyumdan zengindir. Kalp kaslarının düzenli çalışmasına fayda sağlar. Tansiyon ayarlamasında etkilidir. Posadan zenginliği nedeniyle bağırsakları çalıştırır.

DUT:
Kalsiyum, C ve B vitamini ile bol lif içerir. İdrar söktürücü ve bağırsak çalıştırıcıdır.

KİRAZ: Kalsiyum, fosfor ve C vitamini içerir. Diş çürümesini önlemede faydalıdır. İdrar söktürücüdür. Vücudun su dengesini sağlar.

ERİK:
A ve C vitamini ile kalsiyumdan zengindir. Bağırsak çalıştırıcı ve direnç artırıcıdır.

YENİ DÜNYA (MALTA ERİĞİ): A vitamini deposudur. Görmeye ve büyümeye faydalıdır.

İNCİR: Bol posa, kasiyum, fosfor ve magnezyum içerir. Sindirime yardımcıdır. Kemik ve diş sağlığına etkilidir.

ÜZÜM: Potasyum ve C vitamini deposudur. Sindirim sistemi üzerinde faydalıdır. Vücudun savunma mekanizmasını güçlendirir.


 
source : http://www.ezberim.com/beslenme-diyet-seker/98055-meyvelerin-yararlari/

Ananas Faydaları

ANANASIN FAYDALARI

ANANAS
Ananas’a bayılırım ben. Sadece kalsiyum açısından çok güçlü bir besin kaynağı olduğunu biliyordum. Ama benim bilmediğim daha birçok faydaları varmış. Bunları da okuyunca sizlerle paylaşmak istedim. Bence bu meyveyi göz ardı etmemek gerekir. Siz ne dersiniz?!...

Tropikal Bir Meyve: Ananas

Değerli mineraller ve vitaminler deposu: örneğin;
Pürüzsüz bir cilt için, demir; güçlü saç-tırnak ve cilt için, kalsiyum; sağlıklı cilt ve göz için, vitamin A; hücrelerin çoğalmasını sağladığı için, vitamin B ve cilt deki kollagen oluşumu için vitamin C içeriyor.
Protein sindiren ve zayıflamayı sağlayan enzim olan bromelain sayesinde sadece sindirime yardımcı olmakla kalmaz, vücutta meydana gelebilecek olan iltihapları ve şişkinlikleri de etkili bir biçimde azaltır. Özellikle sinüzit, bademcik iltihabı, gut hastalığı, mafsal iltihabı ya da yaralanma veya ameliyatlardan sonraki iyileşme dönemlerinde ananasın faydalı olduğu bilinmektedir.
Bromelain, vücudun su tutmasını azaltır, iltihapları giderir, Aşırı trombosit yapışkanlığını önlediği için doğal bir kan incelticidir. Ancak bromelainin kan inceltici ilaçlarla beraber kullanılması tavsiye edilmez. Bazı kişilerde alerjik reaksiyonlar oluşturabilir veya kalp hızını yükseltebilir.
Ananas, az bulunan bir mineral olan manganezin mükemmel bir kaynağıdır. Anti oksidan koruma sağlar ve bağışıklık sisteminin destekçisidir. Sağlıklı bir diyet meyvesidir.
Ananas kilo verdirir. Ananas insan vücudunun ihtiyaç duyduğu bütün vitaminleri ve 16 doğal mineral içerir. Ananasın kilo verdirmedeki sırrı ise zengin suyunda saklıdır. Ananas suyu vücuttaki yağı etkili bir şekilde eritebilir. Dolayısıyla her gün yemekte ananas ya da ananas suyu tüketilebilir. Ancak yemeden önce ananası tuzlu suda yarım saat bekletmek gerekir.
Mide ve bağırsakları temizler. Ananas etin sindirilmesinde yardımcı olabilir. Ananasta bulunan protein mayası, yemeklerdeki proteinleri etkili bir şekilde çözümleyerek mide ve bağırsakları hareketlendirir.
Cilt ve saçı güzelleştirir. Ananasın içerdiği zengin B vitamini cildi etkili bir şekilde nemlendirir ve saçı da parlatır. Bunun yanı sıra ananas stresin giderilmesi ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine de yardımcı olur.
Tansiyon ve kandaki yağ oranını düşürür. Ananas kan dolaşımını hızlandırarak hem tansiyonu, hem de kandaki yağ oranını düşürmede etkili olabilir. Ananas, vücutta yağ birikimini de önler.
Nezleye karşı birebirdir. Ateş, öksürük ve boğaz ağrısı nezlenin en önemli belirtileridir. Bu durumda, yatakta dinlenmenin yanı sıra bir bardak taze ananas suyu da içilebilir. Çünkü ananas suyu ateşin düşürülmesi ve nefes borusu enfeksiyonunun önlenmesinde de etkilidir. Tıbbi araştırmalara göre, eskiden beri insanlar, boğaz ağrısı ve öksürüğü ananasın içerdiği protein mayasıyla gidermeye çalışmıştır.
Beyne giden kan yollarını temizler ve beynin kan dolaşımını arttırır.
Ananasın son yapılan araştırmalarda doğal yapısında bulunan bromelain enziminin CCS molekülünü içerdiği ve bunun da kansere karşı insan vücudunun bağışıklık sistemini harekete geçirdiği kanıtlandı. Bromelain, vücuttaki proteinleri ayrıştıran ve sindiren bir enzim olduğundan hazmı kolaylaştırır, mide asidini düzenler. Kemik ve eklemlerdeki kireçlenmeyi önler. Alerjilere karşı korunma sağlar. Ananasın içindeki enzimlerin yağ yakma özelliğinin olması kozmetik sektörünün de bu meyveye olan ilgisini giderek arttırıyor. İdrar söktürücü etkisi nedeniyle vücuttaki toksinlerin atımına yardımcı olduğundan selülit tedavisinde de kullanılıyor.
Ananasın içindeki enzimler, protein sindirimini hızlandırdığından oldukça doyurucudur.  
source : http://yemekkitabi.blogcu.com/ananasin-faydalari/978022